İstanbul’da 1992 yılında sokak yaşayanlarına sahip çıkmak ve imkan sağlamak amacıyla kurulan Umut Çocukları Derneği maddi sıkıntılarla boğuşuyor. Maddi kaynağı İlk Adım İstasyonu’ndaki üretimleri ve bağışlar olan derneğin Bakırköy’de bulunan ve sokakta kalan bireylere barınma olanağı sağladığı ‘İlk adım istasyonu’ da 900 metrelik fazla kullanım alanı nedeniyle sürekli Milli Emlak’ın işgaliye cezalarıyla karşı karşıya. Bünyesinde şu an ikisi çocuk olmak üzere toplam 29 insan barındıran dernek ayakta kalmaya çalışıyor.
Cihan Başakçıoğlu
İZMİR – İzmir’in Konak ilçesinde bulunan Eşrefpaşa mevkiinde bir gece vakti dolanırken rastlıyoruz ona. Sokak lambalarının aydınlatmaya yetmediği o dar sokaklarda bulunan ve yıkılma tehlikesine karşı demir korunaklarla çevrilen binaların arasından sessizce çıkıp bize doğru süzülüyor. Daha sonra adının Ayhan olduğunu öğrendiğimiz, 16-17 yaşında sakalları yeni yeni çıkan bir çocuk var karşımızda. Sert bir sesle ve inatla para istiyor. Parayı ne yapacağını sorduğumuzda cevap alamıyoruz. Adını soruyoruz, aldığımız cevap ince bir sessizlik oluyor. Ona şiddetle cevap vermeyip, konuşmaya çalıştığımız için bir yandan da şaşkınlıkla bizi izliyor. Daha fazla soru sormak istemiyoruz. Çünkü belli ki Ayhan’ın kaderi de Türkiye’de resmi olmayan rakamlara göre sokakta yaşayan 70 binden fazla insanla aynı.
300-500 BİN TL’LİK İŞGALİYE CEZALARI
Onun yapmaya çalıştığı işin adli sistemdeki karşılığı “gasp”. Yaşanan bu ve benzeri olayların bir sonraki aşaması ise çoğunlukla “yaralama” olarak kayıtlara geçiyor. TÜİK verilerine göre 2019 yılında Güvenlik birimlerine getirilen 206 bin 498 çocuktan yüzde 57,6’sı “yaralama” ve “gasp” nedeniyle getiriliyor. Tam da bu noktada uzun zamandır medyada ismini görmediğimiz o dernek geliyor aklımıza. 1990’lı yıllardan bu yana çocuklar başta olmak üzere, sokakta yaşayan gençlere ve insanlara sahip çıkan ‘Umut Çocukları Derneği’.
İstanbul Bakırköy’de derneğin “İlk Adım İstasyonu” olarak nitelendirdiği ve
kendi deyimleriyle “sokak yaşayanlarına” yaşam imkanı sağladığı alan maddi
sıkıntılarla boğuşuyor. Derneğin yönetim kurulundan alınan bilgiye göre daha
önce satışa da konu olan ancak yargı kararı nedeniyle satışı
gerçekleştirilemeyen bu alanda, tespit edilen 900 metre fazla kullanım alanı
nedeniyle derneğe, belirli aralıklarla Milli Emlak Müdürlüğü’nce 300-500 bin TL
arasında değişen işgaliye cezası veriliyor.
Hiçbir siyasi parti, dernek, vakıf ve cemaatle de ilişkileri bulunmayan
derneğin, maddi kaynağı da İlk Adım İstasyonu’ndaki üretimleri ve bağışlar.
KİMDİ ‘UMUT ÇOCUKLARI’?
Bundan 28 yıl önce ,14 Temmuz 1992 tarihinde İstanbulda gönüllüler tarafından ‘Barınacak Yeri Olmayan Çocuk Ve Gençleri Koruma Ve Geliştirme Derneği’ adı altında kurulan dernek, 1999 yılında adını değiştirerek Umut Çocukları Derneği olarak faaliyetlerine devam etti. Dernek, aile ortamından uzaklaşmak zorunda kalmış, devlet himayesinden ayrılmış sokaklarda yaşayan, maddi manevi yardıma muhtaç olup kötü koşullarda çalıştırılan, evinden ayrılmış, madde bağımlısı olan çocuk ve gençleri bu olumsuz davranış ve alışkanlıklardan arındırıp topluma kazandırma amacını ilke ediniyor.
Dil, din, ırk, cinsiyet gözetmeksizin ihtiyacı olan çocukların yanında olmayı hedefleyen dernek, bildirgesinde “Geleceğimiz olan çocukların ve gençlerin, sokak, bağımlılık gibi çıkmaz sokağından çıkmalarını, onlara temiz bir yatak, sıcak bir çorba, okul, meslek kursu olmayı istedik. Sokaklardan köprü altlarına, terk edilmiş evlerden izbe kuytulara, elimizi uzattık. Yüzlerce çocuk ve genci maddeden arındırdık. İnanıyoruz ki, çocuk ve gençlere fırsat verildiğinde, etiketlenmediklerinde, çabalarını desteklediğimizde hayata sımsıkı bağlarla tutunup hem kendilerine hem çevrelerine hem de ülkemize faydalı gençlere dönüşüyorlar. Çocuklarımız ve gençlerimiz bizi, sizi bekliyor.” sözleriyle anlatıyor kendini.
BAŞKAN DA YOLU SOKAKLARLA KESİŞEN BİR ‘ÇOCUK’
Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Ferhat Şahin de yolu sokaklarla kesişen bir “çocuk”. Ailevi sorunlar nedeniyle evden kaçan ve 14 yıl sokaklarda yaşayan Şahin, yaşam hikayesini anlatırken, “Hereke İstasyonu’ndan İstanbul’a ve sokaklara açılan bir trenle 14 yıl sokaklarda kaldım. Çeşitli maddeler kullandım, sokaklarda, terk edilmiş evlerde yaşadım. 18 yaşına kadar Sosyal Hizmetler bünyesindeydim. 18 yaşımdan sonra sokaktan başka gidecek yerim yoktu” diyor.
“Sokak ve suç iç içeydi” diye ekleyen Şahin, “sokakta ve kimsesizseniz suçtan başka yolunuz yoktur. Yemek yemek için, soğuğu unutmak için, madde bulmak için suç işlemek zorundasınızdır. Herkesin sıradan hayatta buzdolabının kapağını açarak ulaştıkları şeyler için bile demir parmaklıklar üstünüze kilitlenebilir. Öyle de oldu. Sokağın diğer adımı cezaeviydi, orada bir süre kaldım” diye belirtiyor.
.
Daha sonra konuk olduğu bir televizyon programı ile hayatı değişen Şahin,
Umut Çocukları Derneği’nde kalmaya başlıyor ve
çeşitli kuruluşlarda foto muhabirliği yapmaya başlıyor. Sokak yaşayanlarına
fayda sağlamak amacıyla “Sokak Kedisi” isimli dergiyi kuran Şahin,
fotoğraflarıyla sokağın tüm yüzlerini yıllarca insanlara anlatmaya çalışıyor.
2010 yılında da kendisine sahip çıkan derneğin yönetim kurulu başkanlığını
üstleniyor.
Şahin ile sokakları ve “umut çocuklarını” konuştuk.
‘SOKAK ÇOCUK DOĞURMAZ’
Bugünün şartlarında sokakta “çocuk” olmak sizce nasıl bir durum?
Elbette ki zor. İlk etapta her şey oyun gibi gelse de günün sonunda çöken karanlık bir çatı beraberinde anne veya baba özlemini hatırlatıyor çocuk için ve zorunlu kılıyor. Yumuşak bir yatak, sıcak bir çorba, temiz kıyafetler, birbirinden farklı oyuncaklar da gerekli ama bunlardan hiçbiri sevgi ile kucaklayan, huzur ve güven veren anne, baba olamıyor.
Yaşadıklarınızdan da yola çıkarak sokaklarda kalan çocuklar ne gibi problemler yaşıyor biraz anlatır mısınız?
Sokaklara terk edilmek yetmiyormuş gibi bir de toplum ve kamu kurumlarınca dışlanıyorlar. Tinerci, ballyci, sokak çocuğu gibi etiketler ve bu etiketlerin etik olmayan davranışlarıyla karşılaşıyorlar. Sokaklarda yaşamak, suç işlemek, uçucu veya uyuşturucu maddeler kullanmak, çöpten beslenmek veya temel yaşam ihtiyaçlarını insanlık dışı şartlarda karşılamayı sanki kendi seçimleriymiş gibi görüyorlar. Halbuki sokak çocuk doğurmaz, her birini bir anne doğurdu; tıpkı rutinde yaşayan diğer toplum fertleri gibi yaşam hakları var ama hakları da çocuklukları gibi istismar ediliyor.
27 İHTİYAÇ SAHİBİ BİREY VE BİR MAĞDUR ANNE BARINIYOR…
Derneğin çalışma biçiminden ve dernek bünyesinde gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerden bahseder misiniz? Şu an derneğe bağlı kaç kişi var?
Şu an için kurumumuzda yatılı olarak barınmakta olan 27 ihtiyaç sahibi birey, iki çocuklu mağdur bir anne var. Derneğimiz bir Sivil Toplum Örgütü olarak dar gelirli aile ortamından yaşayan, olumsuz koşullar nedeniyle sokakta çalıştırılan, eğitime ara vermiş ya da kısmı olarak devam eden çocuklara ve ailelerine ulaşarak koşullarını iyileştirmek; sağlık, gıda, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, okula ya da okul çağını geçmiş ise meslek atölyelerine yönlendirmek, sokak ve madde ile tanışmaması için, önleyici çalışmalar yapmaktır. Aileleri madde ve sokak konusunda bilgilendirici çalışmalar yaparak, suç ve madde gibi olumsuz olgularla karşılaşmadan çocuğu ve aileyi bilinçlendirmek, şartlarını iyileştirmek için özel ve tüzel kuruluşlarla iş birliği oluşturarak, önleyici ve kurutucu çalışmaları hayata geçirmektir. Çocuğa ve aileye maddi ve manevi yardımda bulunmak, böylesi çocuk ve gençlerin aileleriyle iletişime geçip sorunlarının birlikte aşılmasını sağlayarak onları topluma kazandırmaktır.
‘HALKTAN GELEN BAĞIŞLAR VE PROJE BAZINDA ÜRETTİĞİMİZ MATERYALLER’
Hangi imkânlarla çocukların yaşamlarına sahip çıkıyorsunuz? Bu konuda maddi sıkıntı çekiyor musunuz?
Tamamen halktan gelen bağışlar ve proje bazında üretebildiğimiz materyallerden gelir elde ediyoruz. Yine halktan elde etmiş olduğumuz bağışlardan oluşturduğumuz atölyemiz var el sanatları konusunda birçok üretim gerçekleştirmeye çalışıyoruz ve bu üretimlerimizden de gelir elde ediyoruz. Yine de yetersiziz, malzeme ve hammadde sıkıntımız var, aynı zamanda işin ehli ahşap ustalarına ihtiyacımız var. Atölyemizde kullanacağımız alet edevatlar eksik ama buna rağmen yol almaya çalışıyoruz.
‘DEVLETİN SOSYAL ÇALIŞMA STRATEJİSİ YETERSİZ’
Son süreçte derneğin yaşadığı sıkıntılardan kapsamlı olarak bahseder misiniz?
Derneğimizin Bakırköy’de bulunan ilk adım istasyonu olarak da bilinen merkezi 1997 yılında devlet eşliğinde ve yine devlet ve kuruluşumuz ortaklığı ile kuruldu. Protokolde de görüleceği gibi birçok kurum ve kuruluşun işbirliğine dayalı ve işlerliği yükümlülüklere bölünerek imzalanmıştır. Ancak söz konusu protokol Türkiye’de sözde var olan ama hiç uyulmayan çocuk hakları gibi ihlal edilmiş ve edilmeye devam ediyor. Yıllardır varlığımızı tüm bu ve benzeri zorluklara rağmen sürdürüyoruz. Bir cemaate veya siyasi bir partiye yamanmadan sosyal çalışmalar kapsamında ülke sorunlarına fayda sağlamak oldukça zor ama güzel ve anlamlı. Bahsetmiş olduğum bu sorunlarla boğuştuğumuz zamanı ihtiyaçlı insanların sorunlarını çözmeye ayırmak isterdim. Devletin sosyal çalışma stratejisi yetersiz ve niteliksizdir. Sosyal sorunlara memur mantığı ile merhem sürülmez! Gönüllülük esasına dayalı çalışmaların fazlalaştırılması ve ayrıca sosyal çalışma konularınca toplumun detaylıca bilgilendirilmesi veya bilinçlendirilmesi gerekiyor. Aksi halde çalışmalar yeni sorunlar doğurmaktan başka bir işe yaramaz.
‘DEVLET BİZLERİ YALNIZ BIRAKTI’
Derneğin yeri satılmak isteniyor? Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi, bize bu yeri ortak çalışma kararı ile protokol işlerliği ile devlet tahsis etti. Protokole uymayarak bizleri yalnız bırakan da devlet, durmadan bahsi geçen bu yeri boşaltmamız adına haksız yere milli emlak komisyonunca işgaliye cezaları gönderen de devlet, bu cezalardan dolayı halktan elde etmiş veya edecek olduğumuz bağışlara el koymak adına dernek hesaplarımızı bloke edende devlet. Ben geçmişini sokakta yaşamış bir sokak çocuğu olarak 2010 yılında bu derneğin başkanlığına geçtim, bir enkaz olarak devraldığım bu derneğin 2015 yılında tüm borçlarını halkın yardımıyla ödedim. Yetmedi merkezimizin tüm bakım onarımını yine halktan gönüllülerimiz destekleriyle gerçekleştirdik ve yenilendik. Ödüllendirilmeyi beklemiyorduk ama tekrarında cezalandırılmak da hiç hoş olmadı. Son durum yine umutluyuz, Danıştay, Milli Emlak komisyonunca tarafımıza gönderilen işgaliye bedeli adlı cezayı kabul etmedi. Mutlu ve umutluyuz, sonucu bekliyoruz.
‘ÇOCUKLAR SOSYAL VE KÜLTÜREL YOKSUN’
Sokak çocuklara sahip çıkma konusunda sizce devletin tutumu nasıl ?
Yetersiz olduğunu düşünüyorum.
1-Parçalanmış veya parçalanmaya yüz tutmuş aile yapılarına müdahale ediliyor
ama iyi yönde gelişim sağlanamıyor.
2- Ailelerinden uzak yurtlarda yetiştirilen çocuklar yeterince sosyal değil ve
kültürel çalışmalardan yoksun.
3- Çocukların talep, istek ve becerilerinden ziyade devlet sisteminin o anki
görüş ve onayları sonucu yönlendirilmeleri.
Kamuoyuna çağrınız nedir?
Sokak çocuğu adıyla anılan bu çocukları sokak doğurmadı, çocuklarımıza sahip çıkalım. Sokakta mı bulduk çocuklarımızı, evet; sokakta bulduk ama onları sokak doğurmadı, sokak çocuğu değiller; sokakta oynayabilirler ama sokakta yaşayamazlar…
Ağustos 24, 2020